NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
297 - (1291) حدثنا
محمد بن أبي
بكر المقدمي.
حدثنا يحيى (وهو
القطان) عن
ابن جريج.
حدثني
عبدالله مولى
أسماء قال:
قالت لي
أسماء، وهي
عند دار
المزدلفة: هل
غاب القمر ؟
قلت: لا. فصلت
ساعة. ثم قالت:
يا بني ! هل غاب
القمر ؟ قلت:
نعم
قالت: ارحل بي.
فارتحلنا حتى
رمت الجمرة.
ثم صلت في
منزلها. فقلت
لها: أي هنتاه !
لقد غلسنا.
قالت: كلا. أي
بني ! إن النبي
صلى الله عليه
وسلم أذن
للظعن.
[ش
(أي هنتاه) أي
يا هذا. بسكون
النون وقد
تفتح. وتسكن
الهاء. التي
في آخرها وقد
تضم. (لقد
غلسنا) أي
جئنا بغلس،
وتقدمنا على
الوقت
المشروع:
والغلس ظلام
آخر الليل.
(أذن الظعن) هو
بضم العين
وإسكانها. وهن
النساء.
الواحدة
ظعينة. كسفينة
وسفن. وأصل
الظعينة
الهودج الذي
تكون فيه المرأة
على البعير.
فسميت المرأة
به مجازا. واشتهر
هذا المجاز
حتى غلب وخفيت
الحقيقة.
وظعينة الرجل
امرأته].
{297}
Bize Muhammed b. Ebî
Bekir El-Mukaddemî rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya yâni El-Kattan, İbni
Cüreyc'den rivayet etti. (Dediki): Bana Esmâ'nın azatlısı Abdullah rivayet
etti. (Dediki): Bana Esma, Müzdelife sâhasındayken ay kavuştu mu? diye sordu.
Ben:
— Hayır! cevâbını verdim. Bunun üzerine bir
müddet namaz kıldı. Sonra;
— Yavrucuğum, ay kavuştu mu? diye (tekrar)
sordu. Ben;
— Evet, cevâbını verdim. Esma:
— Beni götür! dedi. Beraberce yola çıktık.
Nihayet cemre taşlarını attı, sonra konakladığı yerde namaz kıldı. Ben,
kendisine:
— Ayol biz alacakaranlıkta geldik! dedim. Esma
(Radiyallahu anha):
— Hayır'yavrucuğum, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) kadınlara (bu hususta) izin verdi: dedi.
(1291) وحدثنيه
علي بن خشرم.
أخبرنا عيسى
بن يونس عن
ابن جريج،
بهذا الإسناد.
وفي روايته:
قالت: لا. أي
بني ! إن النبي
صلى الله عليه
وسلم أذن
لظعنه.
{…}
Bana, bu hadîsi Alîyyü'bnü
Haşrem de rivayet etti. (Dediki): Bize İsa b. Yûnus, İbni Cüreyc'den bu isnâdla
haber verdi, Onun rivayetinde :
«Esma:
— Hayır yavrucuğum.
Şüphesiz ki Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), kadınlarına izin
vermiştir! dedi.» ifadesi vardır.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî, Ebû
Dâvûd, İmam Ahmed ve Taberânî dahî rivayet etmişlerdir.
Hz. Abdullah'in alaca
karanlıktan muradı: Mina'ya vardıkları zamanı bildirmektir. Çünkü Müzdelife'den
ay kavuştuktan sonra yola çıkmışlardı. O gece ay, gecenin son üçte birinin
evvelinde doğmuştu,
Zuun: Zaîne'nin
cem'îdir. Aslında zaîne: Deve üzerine yükletilen ve içinde kadın bulunan
hevdeçtir.
Bâzıları içinde kadın
bulunsun bulunmasın, deve hevdecine zaîne denildiğini söylemişlerdir. Sonraları
mecazen kadına da zaîne denilmiş ve kelime bu mânâda şöhret bulmuştur.
Hattâ kadınlarla
erkeklerden müteşekkil cemaata zuun denildiğini söyleyenler bile vardır.